Havzan Mah. Yeni Meram Cad. Özdemir Apt. No:11/4 Meram / Konya
+0 332 350 45 43 / +0 332 351 38 71

ÖDEME EMRİNE İTİRAZ

ÖDEME EMRİNE İTİRAZ
İlamsız icra takiplerinde icra takibinin başlatılması üzerine yetkili icra dairesi borçluya bir ödeme emri gönderir. Başlatılan bu icra takibini durdurmak isteyen borçlu, ödeme emri kendisine tebliğinden itibaren belirtilen süre içinde borcunu ödemek veya bu emre karşı itiraz etmek zorundadır. Borçlu, belirtilen sürede borcu ödemez veya itiraz da etmezse takip kesinleşir. Borçlu ödeme emrine karşı borca veya imzaya itiraz edebilir. Borçlunun imzaya itiraz dışında kalan bütün itirazları borca itirazdır.
İcra dairesince başlatılan takibe ilişkin borçluya gönderilen ödeme emrine karşı borçlunun itirazını yapacağı merci, bu itirazların süresi gibi konular yapılan icra takibinin şekline göre özellik gösterir.
I) Genel Haciz Yolunda Ödeme Emrine İtiraz:
Genel haciz yolunda borçlu, icra dairesince gönderilen ödeme emrinin kendisine tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içerisinde ödeme emrine itiraz edebilir. Bu itirazın yapılacağı merci icra dairesidir. Kanun ödeme emrine karşı yapılacak bu itirazı herhangi bir şekil şartına bağlamamıştır. İtiraz yazılı olarak yapılabileceği gibi sözlü olarak da yapılabilir. İtirazın ödeme emrini gönderen icra dairesine yapılması gerekir. Ancak borçlu, yetkili icra dairesine gönderilmek üzere başka bir icra dairesine de itirazda bulunabilir (İİK. mad. 62/1).
A) İtiraz Sebepleri:
Borçlu itirazında herhangi bir sebep göstermemiş olsa bile bu itiraz geçerlidir ve icra dairesi takibi durdurmak zorundadır. Esasen borçlunun itirazında sebep göstermesi veya göstermemesi durumları alacaklının takibin devamı için itirazın kaldırılması müessesine başvurması durumunda önemlilik arz eder. Borçlu, ödeme emrine karşı imzaya veya borca itiraz edebilir.
1) İmzaya İtiraz:
Alacaklının icra takibine dayanak yaptığı adi senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasındaki borçlu bu imzaya karşı ödeme emrinin kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren yedi gün içinde itiraz edebilir. Unutulmamalıdır ki imzaya itiraz sadece adi senetlerde söz konusu olur. Takip bir resmi senede dayanıyorsa borçlu, bu resmi senedin altındaki imzaya itiraz edemeyecektir. Borçlu takibin dayanağı olan senet altındaki imzayı reddediyorsa, bunu itirazında ayrıca ve açıkça beyan etmelidir. Aksi takdirde icra takibi yönünden senetteki imzayı kabul etmiş sayılır (İİK md. 62/V). İmzaya itiraz ile duran takibi devam ettirmek isteyen alacaklı itirazın geçici kaldırılması yoluna başvurmalıdır.
2) Borca İtiraz:
Ödeme emrine karşı yapılan, borcun ödenmiş olduğu, borcun takas yolu ile itfa edildiği, zamanaşımı, icra dairesinin yetkisiz olduğu gibi imzaya itiraz dışında kalan bütün itirazlar borca itirazdır. Ancak yetki itirazının, imzaya itiraz ile beraber yapılması halinde bu itiraz da imzaya itirazmış gibi değerlendirilir. Yukarıda da belirtildiği gibi borca itiraz edilirken sebep bildirmek zorunlu değildir. Ancak kural böyle olmasına rağmen alacaklının itirazın kaldırılması yoluna gitmesi durumunda borçlu, itirazında belirttiği sebeplerle bağlıdır. İtiraz eden borçlu, itirazın kaldırılması duruşmasında, alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılanlar dışında, itiraz sebeplerini değiştiremez ve genişletemez (İİK md.63).
Borca itiraz durumunda alacaklı takibin devamı için icra mahkemesinden itirazın kesin kaldırılmasını veya genel görevli mahkemeden itirazın iptalini isteyebilir.
B) Gecikmiş İtiraz
Yukarıda da ifade edildiği üzere genel takip yolunda itiraz süresi ödeme emrinin borçluya tebliğ tarihinden itibaren yedi gündür (İİK md.62/1). Bu süre hak düşürücü bir süredir. Yedi günlük sürenin geçirilmesi ile takip kesinleşir ve daha sonra yapılan itirazlar geçersiz olur. Ancak istisnai olarak kanun 65. maddesinde borçlunun, kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle süresi içinde itiraz edememiş olması halinde, paraya çevirme işlemi bitene kadar itirazını geçerli bir şekilde yapabileceği düzenlenmiştir. Yani gecikmiş itirazın yapılabilmesi için borçlunun süresinde itiraz etmesini önleyecek bir engeli olmalı ve bu engelin borçlunun kusuruyla meydan gelmemiş olması gerekir. Böyle bir durumda borçlu engelinin kalkmasından itibaren üç gün içinde ödeme emrini gönderen icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesine itirazını yapabilecektir. Unutulmamalıdır ki süresinde yapılan itiraz icra dairesine yapılırken gecikmiş itiraz icra mahkemesine yapılır. Gecikmiş itiraz devam eden icra takipleri için en geç paraya çevrilme işlemi bitinceye kadar yapılabilir.
II) İtirazın Giderilmesi
İcra takibinin itiraz veya gecikmiş itiraz ile durdurulması halinde alacaklının itirazı giderip takibe devam etmesi gerekir. Bu durumda alacaklı iki yola başvurabilir. Bu yollar; itirazın iptali davası ve itirazın icra mahkemesinde kaldırılmasıdır. Alacaklının icra takibine dayanak gösterdiği belge İİK md. 68’de sayılan belgelerden biriyse bu durumda alacaklı icra mahkemesinden itirazın kesin kaldırılmasını isteyebileceği gibi genel görevli mahkemeden itirazın iptalini de isteyebilir. Ancak takibe konu alacak md. 68’de sayılan belgelerden birine dayanmıyorsa alacaklı itirazın kaldırılması yoluna başvuramayacak sadece genel mahkemede itirazın iptali davası açabilecektir.
A) İtirazın Kesin Olarak Kaldırılması
Alacaklının bu yola başvurabilmesi için borçlunun borca itiraz etmiş olması gerekir. Alacağı md. 68’de sayılan belgelerden birine dayalı olan alacaklı genel hükümlere göre mahkemede itirazın iptali davası açabileceği gibi icra mahkemesinden itirazın kesin olarak kaldırılmasını isteyebilir.
1) Alacaklının Göstermesi Gereken Belgeler
Alacaklının alacağını ispat etmek yani itirazın kaldırılması için göstermesi gereken belgeler İİK md 68’de sayılmıştır. İcra mahkemesinin bu sözü edilen belgeler dışında başka bir delili dikkate alması mümkün değildir. Yani alacaklının dayandığı belgenin kanunda sayılan belgelerden biri olmaması halinde mahkeme başkaca bir inceleme yapmadan itirazın kesin kaldırılması talebini reddetmek durumunda kalacaktır.
Alacaklının itirazın kesin olarak kaldırılması için göstermesi gereken belgeler şunlardır:
• İmzası ikrar edilmiş adi senet
• İmzası noterlikçe onaylı senet
• Resmi dairelerin ve yetkili makamların yetkileri dahilinde usulüne göre verdikleri belgeler
• Kredi kurumları ile ilgili belgeler
• Borçlunun resmi daireler veya memurlar huzurunda borç ikrarında bulunması
İlk iki maddede ifade edilen senetlerin ayrıca kayıtsız şartsız bir borç ikrarı içermesi ve bu ikrarın belirli bir miktar para borcu hakkında olması gerekir.
2) Borçlunun İtirazını İspat Etmesi
Alacaklı iddiasını yukarıda belirtilen belgelerden biriyle ispat ederse ispat yükü borçluya geçer. Bu durumda borçlunun itirazını ispatlaması gerekir. Borçlu ödeme emrine yaptığı itirazda belirttiği itiraz sebepleriyle bağlıdır. Bu aşamada borçlu, senet metninden anlaşılamayan ve ödeme ermine itirazında belirtmediği sebepleri ileri süremez ve itirazını ancak md. 68’de sayılan belgelerden biriyle ispat edebilir. Ancak borçlunun yapacağı bazı itirazların nitelikleri gereği belgeye bağlanması mümkün değildir. İki istisna dışında icra mahkemesinin belgeye bağlanması mümkün olmayan itirazları inceleme yetkisi yoktur. Bu istisnalar İİK md. 50/II ve md. 251/ II de sayılmıştır. Buna göre icra mahkemesi, icra dairesinin yetkisiz olduğu ve borçlunun yeni mal iktisap etmediği itirazlarını incelemeye yetkilidir. Bu sayılan istisnalar dışında kalan belgeye bağlanması mümkün olmayan itirazları incelemeye icra mahkemesi yetkili değildir. İcra mahkemesinin inceleme yetkisi olmayan itirazların varlığı halinde icra mahkemesi, itirazın kesin olarak kaldırılmasına karar verir. Borçlu, daha sonra genel mahkemede menfi tespit davası açabilir. İşte bu itirazlar dışında kalan itirazları borçlu kanunun 68. maddesinde sayılan belgeler ile ispat etmek zorundadır. Ancak borçlu alacaklının gösterdiği belgeden anlaşılan itirazlar için tekrar bir belge göstermek zorunda değildir.
Borçlu icra takibine başlanmadan önce bir menfi tespit davası açmış ise bu durumda icra mahkemesi itirazın kaldırılmasına karar veremez. İcra mahkemesinin bu davayı bekletici sorun yapması gerekir.
3) İcra Mahkemesi Kararı
İcra mahkemesi, itirazın kaldırılması talebi hakkında itirazın kaldırılması talebinin reddi veya itirazın kesin olarak kaldırılması şeklinde iki çeşit karar verebilir. İcra mahkemesinin, sadece kanunda belirtilen belgeleri inceleme şeklinde sınırlı bir inceleme yetkisi vardır bu sebeple icra mahkemesinin vereceği bu kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmezler. Bu kararlarla sadece takibe devam edilip edilmeyeceği tespit edilmiş olunur.
• İtirazın Kesin Kaldırılması Talebinin Reddi Kararı
İcra mahkemesinin bu kararı takibe devam edilmeyeceği anlamını taşır. Borçlunun talebin varlığı halinde itiraz konusu olan alacağın yüzde yirmisinden az olmayacak şekilde borçlu lehine tazminata hükmolunur. Ancak alacaklı genel mahkemede dava açarsa bu tazminatın ödenmesi dava sonuna bırakılır (İİK md.68/VII). Yukarıda da açıklandığı üzere bu karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Ancak alacaklı, bu karardan sonra aynı alacağa dayanarak yeni bir ilamsız icra takibi başlatamaz.
• İtirazın Kesin Kaldırılması Kararı
Bu karar sonucu borçlunun yaptığı itiraz hükümsüz hale gelir. İtirazın kalkmasıyla birlikte artık alacaklı icra takibinin devamını talep edebilir. Kararın kesinleşmemiş olması haciz işleminin gerçekleştirilmesine engel olmaz. Borçlunun karara karşı kanun yollarına başvurmuş olması sadece satış işlemini durdurur diğer icra takip işlemleri bu durumdan etkilenmez. Borçlu, itirazın kesin kaldırılması kararından sonra dilerse menfi tespit davası veya ödeme yaptıysa istirdat davası açabilir. İcra mahkemesinin itirazın kesin kaldırılması kararı maddi anlamda kesin hüküm oluşturmadığından borçlunun aynı alacak için genel hükümlere göre açacağı davalarda alacaklı kesin hüküm itirazında bulunamaz. İtirazın kesin kaldırılması kararı ile birlikte alacaklın talebi varsa borçlu aleyhine takibe konu alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminata hükmedilir. Borçlunun menfi tespit veya istirdat davası açması durumunda tazminatın ödemesi bu dava sonuna bırakılır(İİK md.68/VII). Borçlu itirazın kaldırılması kararının kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmak zorundadır (İİK md.75).
B) İtirazın Geçici Olarak Kaldırılması
Borçlunun imzaya itiraz etmiş olması durumunda icra takibini devam ettirmek isteyen alacaklı icra mahkemesinden itirazın geçici kaldırılmasını veya genel görevli mahkemeden itirazın iptalini isteyebilir. Ancak imzaya itiraz halinde alacaklı, itirazın kesin kaldırılması yoluna başvurulamaz. İtirazın geçici kaldırılması talebi icra mahkemesine yapılır. Bu durumda mahkeme, takibe konu alacağa dayanak oluşturan adi senedin altındaki imzanın borçluya ait olup olamadığını inceleyecektir.
1) İtirazın Geçici Olarak Kaldırılması Kararı:
İcra mahkemesi, adi senet altındaki imzaya dair incelemeleri sonucunda bu inkar edilen imzanın borçluya ait olduğu düşüncesine varırsa bu durumda borçlunun itirazının geçici kaldırılmasına karar verecektir. Alacaklı bu geçici kaldırma kararına dayanarak takibin devamını talep edemez bu durumda alacaklı ancak geçici haciz talep edebilir (İİK md. 69/I). İcra mahkemesince itirazın geçici olarak kaldırılmasına karar verilmesi halinde borçluya, bu kararın kendisine tefhim veya tebliğ edildiği tarihten itibaren borçtan kurtulma davası açması için yedi günlük süre verilir. Borçlunun bu davayı süresi içinde açmaması halinde geçici haciz ve itirazın geçici kaldırılması kesinleşir. Süresinde borçtan kurtulma davası açmayan borçlunun, daha sonra menfi tespit davası açma hakkı da vardır. İmzanın borçluya ait olduğu kanısına varan icra mahkemesi itirazın geçici olarak kaldırılmasının yanında borçlunun sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edilmesine karar verir (İİK md. 68a/VI). Ayrıca alacaklının talebi varsa borçlu aleyhine inkar ettiği miktarın yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminata hükmedilir. Borçlunun menfi tespit veya istirdat davası açması durumunda ödeme bu dava sonuna bırakılır (İİK md.68a/VIII). İtirazın geçici kaldırılması kararı maddi anlamda kesin hüküm oluşturmaz.
2) İtirazın Geçici Kaldırılması Talebinin Reddi Kararı
İcra mahkemesi, adi senet altındaki imzaya dair incelemeleri sonucunda bu imzanın borçluya ait olmadığı düşüncesine varırsa bu durumda alacaklının itirazın geçici kaldırılması talebinin reddine karar verecektir. Böylece duran icra takibine davam edilmeyeceği tespit edilmiş olur. Borçlunun talebin varlığı halinde itiraz konusu olan alacağın yüzde yirmisinden az olmayacak şekilde borçlu lehine tazminata hükmolunur. Alacaklının menfi tespit veya alacak davası açması durumunda tazminatın ödemesi bu dava sonuna bırakılır (İİK md. 68a/VIII). İtirazın geçici kaldırılması talebinin reddi kararı maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez.
3) Borçtan Kurtulma Davası:
İcra mahkemesinde itirazı geçici olarak kaldırılmış borçluya, mahkemece borçtan kurtulma davası açması için bir süre verilir. Bu süre itirazın geçici kaldırılması kararının borçluya tefhim veya tebliğ edildiği tarihten itibaren yedi gündür (İİK md. 69/II). Bu süre hak düşürücü bir süredir. Borçlu bu davayı açmazsa geçici haciz ve geçici kaldırma kesinleşir. Kanun 69. maddesinde bu dava için iki özel yetki kuralı öngörmüştür buna göre dava alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde veya icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde açılabilecektir. Bu dava için görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Ancak dava konusu gereği özel görevli bir mahkemenin görev alanına girmekteyse, bu mahkeme görevli olur. Borçtan kurtulma davası özünde bir menfi tespit davasıdır. Yani itirazın geçici kaldırılması kararının tebliğ veya tefhim tarihinden itibaren yedi gün içinde borçlu tarafından açılan menfi tespit davasına borçtan kurtulma davası denir. Borçlunun takipten önce bir menfi tespit davası açması halinde bu dava artık borçtan kurtulma davasına dönüşür. Borçtan kurtulma davası sonucunda verilecek karar maddi anlamda kesin hüküm oluşturur. Bu davanın görüldüğü süre boyunca icra takibi durmaya devam eder geçici haciz kesinleşmez yani satış işlemine geçilemez.
• Borçlunun Davayı Kazanması
Bu karar ile borçlunun takip konusu alacağın borçlusu olmadığı kesin bir şekilde kanıtlanmış olur. Kararın kesinleşmesi ile birlikte durmakta olan icra takibi, konulan geçici hacizler, borçlu adına daha önce icra mahkemesince tazminata hükmedilmişse bu tazminat hükümsüz kalır. Ayrıca mahkeme davalı kişinin borçlu olmadığının tespiti yanında davacı takip alacaklısını takip konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmayacak şekilde bir tazminat ödemeye mahkum eder (İİK md. 69/V). Bu karar maddi anlamda bir kesin hüküm oluşturur.
• Borçlunun Davayı Kaybetmesi
Borçlunun davayı kaybetmesi ile alacaklı icra takibine devam edilmesini malların haczini ve satışını isteyebilir. Borçlunun kanun yollarına başvurmuş olması alacaklının malların haczi ve satışını istemesini engellemez. Ancak davanın reddi hakkındaki karara karşı istinaf yoluna başvuran borçlu, İİK 36. madde hükümlerini yerine getirmek şartıyla icra dairesinden mühlet isteyebilir (İİK md. 69/IV)
. Alacaklı tarafından cevap veya replik dilekçesinde tazminat istenmiş olması halinde borçlu aleyhine borçlu olduğu tespit edilen miktarın yüzde yirmisinden az olmayacak şekilde tazminata hükmedilir (İİK md. 69/V). Borçlunun borçtan kurtulma davasını kaybetmesi halinde icra mahkemesince itirazın geçici kaldırılmasında hükmedilen asgari yüzde yirmi tazminat kesinleşir. Yani borçlu iki defa tazminat ödemek zorunda kalır. Bu karardan sonra borçlu istirdat ya da menfi tespit davası açamaz çünkü bu karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder.
C) İtirazın İptali Davası
Alacaklının itiraz ile durmuş takibi devam ettirmesinin bir diğer yolu da itirazın iptali davası açmaktır. Elinde İİK md 68’de sayılan belgeler olmayan alacaklının takibi devam ettirmek için başvurabileceği tek yol itirazın iptali davası açmak olacaktır. Buna karşın elinde bu belgeler bulunan alacaklı itirazın iptali davası açabileceği gibi itirazın kaldırılması yoluna da başvurabilir. Bu seçim hakkını kullanarak itirazın kaldırılması yoluna giden alacaklı bu yoldan vazgeçerek itirazın iptali davası açabilir. Ancak önce itirazın iptali davası açan alacaklı bu yoldan vazgeçerek itirazın kaldırılması yoluna başvuramaz.

1) Davanın Açılması
İtirazın iptali davasında davacı takip alacaklısı davalı ise takip borçlusudur. İtirazın iptali davasının açılması süreye tabidir. Alacaklı, bu davayı itirazın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren bir yıl süre içinde açabilir (İİK md. 67). Dava, bir yıl süre içinde açılmazsa yaptığı ilamsız takip düşer. Alacaklı bu alacağı hakkında bir daha ilamsız takip yapamaz. İtirazın iptali davasını göremeye yetkili mahkeme HMK’daki genel yetki kurallarına göre belirlenir. Görevli mahkeme ise kural olarak asliye hukuk mahkemesidir. Ancak dava konusu gereği özel görevli bir mahkemenin görev alanına giriyorsa bu mahkememe görevlidir.
2) Yargılama Usulü
Borçlu bu davada ödeme emrine karşı yaptığı itirazlar ile bağlı değildir. Borçlu, ödeme emrine karşı itirazlarında bildirmiş olsun veya olmasın cevap veya düplik dilekçelerinde bütün itiraz sebeplerini bildirmelidir. Ayrıca icra-inkar tazminatı isteyen borçlunun bu hususu da cevap veya düplik dilekçesinde bildirmesi gerekir. Bu davada mahkemenin incelenme yetkisi itirazın kaldırılmasında olduğu gibi sınırlı değildir. Bu dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Bu sebeple dava sonucu mahkemece verilecek karar maddi anlamda kesin hüküm oluşturur.
3) Davanın Reddi
Mahkemenin davayı reddetmesiyle, takibe konu edilmiş alacağın var olmadığına kesin hükümle karar verilmiş olur. Bu ret kararının kesinleşmesiyle icra takibi iptal edilmiş sayılır. Alacaklı artık bu alacağı takip veya dava konusu edemez. Ayrıca mahkeme, bu ret kararıyla birlikte alacaklının kötü niyetle icra takibi başlattığı ve itirazın iptali davası açtığını tespit ederse borçlu lehine itiraza konu alacağın yüzde yirmisinden az olmayacak şekilde bir tazminata hükmeder.
4) Davanın Kabulü
Mahkeme yapacağı incelemeler sonucunda takip konusu alacağın var olduğuna kanaat getirirse davanın kabulüne karar verir. Böylece borçlunun itirazının iptaline karar verilmiş olunur ve koşulları varsa borçlu icra-inkar tazminatı ödemeye mahkum edilir. Bu durumda borçlu mahkeme kararının kendisine tefhim ve tebliğ edildiği tarihten itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmak zorundadır. Alacaklı bu kararı icra dairesine vererek icra takibinin devamını yani haczi isteyebilir. Alacaklının haciz isteyebilmesi için hükmün kesinleşmiş olması şart değildir. Ancak alacaklının haczi bir yıl içinde istemesi gereklidir. Bu karar da maddi anlamda kesin hüküm oluşturur.
III) Kambiyo Senetlerine Özgü Takip Yolunda Ödeme Emrine İtiraz
Kambiyo senetlerine özgü takip yolu da bir ilamsız icra yoludur. Sadece takibe konu edilecek alacağın kambiyo senedine bağlı olduğu durumlarda bu yola başvurulabilir. Sözü edilen kambiyo senetleri çek, bono, poliçedir. Bu takip yolunda ödeme emrine itiraz genel haciz yolundan farklıdır. Borçlu ödeme emrine itirazı ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren beş gün içinde yapabilir. Aynı zamanda bu itiraz genel haciz yolundan farklı olarak sadece dilekçe ile yapılabilir. Bu takip yolunun genel haciz yolundan bir diğer farkı da burada itiraz icra dairesine değil icra mahkemesine yapılır. Kambiyo senetlerine özgü takip yolunda itirazın kesin kaldırılması, itirazın geçici kaldırılması ve borçtan kurtulma davası kurumları yoktur. Bu takip yolunda borca itiraz icra takibini durdurmaz. Yani borçlu ödeme emrinde belirtilen on günlük ödeme süresini geçirdikten sonra alacaklı, malların haczedilmesini isteyebilir. Borca itiraz yalnızca malların satışını durdurur. İcra mahkemesi borçlunun borca itiraz dilekçesinde verdiği ekli belgelerden borcun ödendiğini veya ertelendiğini ya da kambiyo senedindeki tarihten borcun zamanaşımına uğradığı kanısına varırsa takibi geçici olarak durdurabilir. Ancak bu durum bir ihtiyari tedbir niteliğinde olup itirazın esasının incelenmesine engel teşkil etmez. İcra mahkemesi itirazın incelenmesini mutlaka duruşmalı olarak yapar. Borçlu bu aşamada itirazında belirttiği sebeplerle bağlıdır. Ancak itirazında belirtmemiş olsa bile borçlu, senet metninden anlaşılan hususları ileri sürebilir. Zamanaşımı itirazı noktasında bir ayrım yapmak gerekir. Borçlu zamanaşımı itirazını ilk duruşmada ileri sürmek zorundadır aksi takdirde bu itirazı borçlunun açık rızası olmadan ileri süremez.
İcra mahkemesinin itirazı kabulü halinde icra takibi durur ve bu kararın kesinleşmesiyle takip hükümden düşürülmüş olur. Borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere; takip geçici olarak durdurulmuş ise bu itirazın reddi hâlinde borçlu, diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir. Alacaklı menfi tespit veya alacak davası açarsa tazminatın ödenmesi dava sonuna bırakılır.
İtirazın reddi halinde takibe devam edilmesi için kararın kesinleşmesine gerek yoktur. Ancak borçlu alacağın tamamı için teminat göstermişse takip durur. Alacaklının talebi halinde borçlu takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilir.
İcra mahkemesinin yukarıda belirtilen bu kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmezler. Aleyhine karar verilen taraf genel görevli mahkemede takibe konu alacağı dava konusu yapabilir. Ayrıca genel haciz yolundaki hükümler takibin niteliğine aykırı düşmedikçe bu takip yoluna da uygulanır.

Kaynakça : 1.Arslan,Ramazan/ Yılmaz,Ejder/ Taşpınar Ayvaz, Sema/ Hanağası, Emel: İcra ve İflas Hukuku, 4. Baskı, Ankara 2018. 2. https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.2004.pdf

Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Powered by